Eğitim Sistem-sizliği

Yayınlama: 21.01.2020
A+
A-

Çocuk doğar, büyür, gelişmeye baslar. Bir zaman sonra öğrenmeye koyulur. Her şeyi öğrenmek ister, meraklıdır.

İlk iş konuşmayı öğrenmektir. Neticede derdini anlatabilmek, istediğini söyleyebilmek, iletişim kurabilmek insanlık için gereklidir. Bu öğrenme merakı zaman geçtikçe artar. Artan merak ve geçen yaş ile çocuk eğitim-öğretime başlar.

Kreş,anaokulu,ilkokul,ortaokul,lise… Bunların hepsi bir basamaktır. Okumak hayali olan her insanın yegâne isteği “üniversite”.

Yıllarca görülen bütün eğitimler, öğrenilen her harf, yapılan her işlem bu amaç doğrultusundadır.

Aileler okutmaya, çocuklar okumaya olan hevesi ve merakından yıllarca bu amaçtan vazgeçmeden emeklerini,zamanlarını,paralarını düşünmeden bu işe yatırırlar.

Asıl sorun bu noktadan sonra baslar.

Çocuk üniversiteyi kazanır, okur bitirir. Hemen iş aramaya koyulmak ve bulmak gerekir.

Buraya kadar her cefası çekilen bu uzun süreç, artık tamamen çekilmez bir hâl almaya başlar.

İş yok, çalışacak alan sınırlı, meslek sahipleri işini hakkıyla yapamaz halde, ekonomi yeni bir şeyler yapmaya izin vermiyor.

İş güç bir yana öğrencinin staj yapacak yer bulması bile bir hayli zor.

Bu problemin getirdiği büyük bir hayal kırıklığı, içinden neredeyse çıkılamaz bir bataklık olan ‘umutsuzluk’

Ve daha birçok etken, hem ebeveyn hem de okumuş öğrenci için hayatı bir kat daha zorlaştırır.

Okuyoruz okumasına da, ne için okuyoruz?

Milletçe her zaman okumaktan yanayız fakat akademik kariyeri bir tarafa bırakıp ticarete atılan insanların bir nebze daha rahat olduğundan bahsetmiyoruz.

Sahiden biz bu gençleri neye sürüklüyoruz?

Ne okuyan hak ettiği başarıyı, ne de çalışan hak ettiği karşılığı almıyor.

Bu sistemsizliği düzeltilmesi gerekirken bizim toplumumuz hâlâ bu konuyu es geçiyor.

Kalem kılıçtan keskindir ve her zaman da öyle olacaktır. Tam olarak bu yüzden, sistem zamanı.

Eğitimde ve öğretimde hiçbir emeğin karşılıksız kalmayacağı bir sisteme ihtiyaç duyuyoruz.

6 yıl tıp okuyup mesleğine başlayan doktorun çalıştığı hastanende başına kilit taşıyla vurulmadığı, öğrencileri için her türlü fedakarlığı yapan öğretmenin ayıplanmadığı, doğru ve tarafsız haber yapan gazetecilerin tutuklanmadığı ve daha nice mesleğin görev alanının daraltılıp, sonra da düzgün iş yapan adam yok denilmediği bir sistem gerekli.

Biz yine de okuyalım, okumayı da bırakırsak ayakta kalamayız.

G24 Köşe Yazarı / Filiz Er

autokocbantreklam
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.