2011 yılında iç savaşın baş gösterdiği Suriye, sonraki yıllarda birçok devletin hesaplaştığı bir alan haline geldi.
Ülke içinde örgütlenerek savaşa dahil olan silahlı güçlerin sayısına ve bu silahlı güçleri destekleyen devletlere bakıldığında Suriye savaşı adeta başı, sonu, ortası belli olmayan bir labirent haline dönüştü.
Böyle bir ortamda bugün Türkiye ve diğer ülkelere sığınmak zorunda kalan milyonlarca Suriyeli ne yapabilirdi? Eline silah alıp hangi örgüte ya da hangi devlete karşı savaşabilirlerdi? Kimlerle nasıl ittifak kurabilirlerdi?
Suriye savaşının, her gün yeni bir vahşetin yaşandığı ve tarihte benzeri az görünen insanlık dışı eylemlerin sıklıkla yaşandığı bir savaş olduğu unutuluyor.
Başından beri Suriyelileri istemeyen Türkiyeli yurttaşlar, ekonomik sorunların daha da görünür hale gelip, vatandaşın cebine yansımasıyla faturanın bir kısmını da Suriyelilere kesiyor. Böylece Suriyelilere yönelik nefret söylemi bir aşama daha arttı. Fakat şöyle bir gerçek var ki Suriyelilerin gelmesiyle başlamayan ekonomik sorunlar, Suriyelilerin gitmseyle de çözülemeyecek.
Bu gerçeği yurttaşların yanı sıra daha çok medyanın görmesi gerekiyor. Çünkü sokağa bakıldığında yaşananların büyük bir bölümünün medyada kullanılan nefret dilinin, özensiz ve dikkatsizce yapılan haberciliğin yansıması olduğu görülüyor.
Ana akım ve yerel medyada kavga, hırsızlık, cinsel istismar gibi olaylar haberleştirilirken, şüphelinin Suriyeli kimliğine vurgu yapılıyor. Medyamız, Suriyeli kısmını neredeyse altı çizili olarak vurgulayacak. Kullanılan bu dil toplumda daha çok nefret söylemi yaratıyor. Ekonomide olduğu gibi bu tarz asayiş olayları da resmi verilere bakıldığında ne Suriyelilerin gelmesiyle artış gösterdi ne de Suriyelilerin gitmesiyle azalacak.
Devleti yönetenlerin nasıl bir politika izleyeceğini bilmiyorum ama Suriye’de kalıcı bir çözüme gidildiğinde zaten Suriyelilerin büyük bir bölümü gidecek. Belki de boğuştuğumuz sorunların sadece Suriyelilerle ilgili olmadığı o zaman anlaşılacak.
Gerek ekonomideki sorunların baş göstermesi gerekse de toplumun huzurunu bozan asayiş olaylarının artmasının altında yatan asıl nedenler iyi araştırılıp kalıcı çözümler bulunursa üstesinden gelinir.
Güney24